Edirne Valimiz Sayın Dursun Ali Şahin Bey'in talimatı ile Balkanlar da şiir kitabı tanıtma etkinliğinde hemşerilerimiz ile buluştuk.
Kırcaali Ömer Lütfi Kültür Derneği çatısı altında faaliyet yürüten Recep Küpçü Edebiyat Kulübü üyesi şair-yazar Şefika Refik'in "Her gün yaşamak" ilk şiir kitabının ön kapağında iki kardelen resminin oluşu dikkatimi çekmişti. Bilindiği gibi, kardelenler bir gelenin müjdeleyicisidir. Aradan çok geçmedi ki, bu da ispatlandı.
Geçen perşembe, 11 aralık 2014, akşamı Ömer Lütfi Kültür Derneği ve Güney Bulgaristan Türkçe Öğretmenleri Derneği desteğiyle sözünü ettiğimiz kardelenler edebiyatsever Kırcaalilere müjdelerini verdiler; Şefika Refik ikinci şiir kitabı "Hüzün Mısraları" ile Çağdaş Bulgaristan Türk Edebiyatına emin adımlarını atmış oldu.
Kültür Derneği salonunda müzik eşliğinde muhteşem sunuculuk yapan Ömer Hüseyin, sakin, artistik konuşması ve akıcı şiir okumasıyla yüzden fazla edebiyatseverin gönlünü fethetti.
Etkinliğe katılanlar arasında Recep Küpçü Edebiyat Kulübü üyeleri, Edirne'den Yrd. Doç. Dr. Mustafa Hatipler, TC Edirne Kültür ve Turizm il Müdürü Ahmet Hacıoğlu, Gümülcine Batı Trakya Türk Öğretmenler Birliği Başkanı Sami Toraman yerlerini almışlardı.
Onların yanı sıra Şefika Refik'in öğrencileri, öğretmen arkadaşları, yakınları ve dostları tanıtıma katılımlarıyla böyle sevindirici bir akşamda şairi yalnız bırakmadılar.
Kitabın tanıtımını ve aynı zamanda kitabın önsözünü yazan, Sayın Yrd. Doç. Dr. Mustafa Hatipler yaptı. Konuşmasında: "Bu akşam, burada Arda'nın yüreğine, Kırcaali toprağında yetişmiş bir şairin, dizelerini bırakmak için toplanmış bulunuyoruz. Arda'nın yüzünü yıkadığı nehir gibi güzel insanların olduğu Kircaali'de şiir konuşmanın tarifsiz onuru ile hepinizi selamlıyorum.
Gerçekten de edebi sanatlar içinde şiirin yeri ve gücü apayrıdır. Durgun bir sudan daha çok delişmen bir nehirdir şiir. Bu nehrin hangi düzlükleri ayağı kaldıracağı, hangi dağları delip geçeceği bilinmez. Bu nehir; bazen Sadi Şirazi olur coşar, bazen Nizami olur akar. Bazen Fuzuli olur, başını taştan taşa vurmak için... Bu nehir bazen Yunus olur, bazen Mevlana... Bu nehir Yahya Kemal olur, Cahit Sıtkı olur, Orhan Veli olur, Nazım Hikmet olur akar, akar, akar...
Yoluna giderken susmaz bu nehir. Bu nehir, Ardayla birleşir, Kırcaali’ye varır Şefika Refik Hanım'ın dilinde, yüreğinde:
"Farz et ki,
Gittin rüzgârın sesine kapılarak uzaklara.
Kurumuş bir yaprak,
Dalları kırık bir ağaç
Ve
Yarım kalmış bir sevda
Bıraktım kendimden sana..." diye yoluna devam eder...
Şefika Refik sadece şiir yazmamış; Rodoplar'da birikmiş ne kadar hüzün varsa yüreğinde damıtmış o hüzünleri ve mısralarını onların kokusuyla yazmış. Belki de bir top kor ateş yapmış Rodopların o hüznünü ve sonra bütün şiirlerini o ateşte ısıtmış.
Şefika Refik sadece şiir yazmamış; Arda'nın sularında sakladığı, gurbette, sevdada, umutta ve yaşama sevincinde yıkamış kelimeleri ve şiirlerini öyle yazmış... Belki de o yüzden delişmen bir hüzün, delişmen bir tutku, gizli bir gurbet saklı kelimelerinde.
Elbette bundan ibaret değil Şefika Refik'in şiiri. O gurbette kalmış bir Türkçe'ye yalnızlık yaşatmamıştır mısralarında.
Netice olarak Rodoplar'ın hüznünde buğulanmış, Arda'nın sularında yıkanmış, Yunus'un, Mevlânâ'nın, Aşık Veysel'in kaynağından beslenmiş kelimelerle yazılmış bir şiirdir Şefika Refik'in "Hüzün Mısraları"...
Böyle gönül alıcı bir tanıtım konuşmasından dolayı Sayın Yrdm. Doç. Dr. Mustafa Hatipler sürekli alkışlandı.
Şair Habibe Hasan söz aldığında özetle: "Yazarların, şairlerin, ressamların, bir sözle sanatçıların eserleri yüreklerinin sessiz çığlıklarının bir abidesidir. Biz bu akşam genç bir yüreğin sevgisini, hüznünü hissediyor, paylaşıyoruz hep beraber. Ben "Hüzün Mısraları'nı" okuduktan sonra kendi kendime; şairler gerçekten kaybolan ruhlarının parçalarını aramakla meşgul, dedim. Ben şiirin artık tamamen canlandığına inananlardanım. Çünkü bu kadar kısa bir zaman zarfında böylesine sıkça bir araya toplanmamızdır şiiri sevmek. O yüzden öncelikle Ömer Lütfi Kültür Derneği çatısı altında barınan Kırcaali Türk Kültür Sanat Derneği Başkanı Sayın Müzekki Ahmet'e şiire, şaire, yazara ve yazılanlara değer verdiği için, kucak açıp bağrına bastığı için, şükranlarımı sunmak istiyorum.
Şefika demek, şefkat demek, merhamet demek, esirgeyen, acıyan demek. Ağlayanla ağlayan demek...
Şefika... ve onun "Hüzün Mısraları"...
Hüzün! ‘Neden ve niye hüzün’, diye soranlar vardır herhalde. Hüzün deyip de geçmeyin. O uzun yazılan bir kelimedir... Ama insan hüzünlenince içinin dopdolu olduğunu o zaman hissedebiliyor.
Hüzün mü - işte ‘Hüzün Mısraları’ ve onları bizlere biz olduğumuzun unutulmamasını öğretmeye çalışan, çaba sarf eden genç bir öğretmen, bir Rodop şairi Şefika Refik.
Ben serbest nazımda yazılan şiirlerin bir bağımlısıyım. Ince ince dokuyarak derinden duyguları ilmek ilmek çözerek ön planda tutmanın ustası olan bu genç şaireyi sözel ifadelerine tutkun biri olduğunu kanıtladığını görüp onu tebrik etmenin çok anlamlı olduğunu vurgulayarak, tebrik etmek istiyorum", diye ifade etti.
Edirne Kültür ve Turizm İl Müdürü Sayın Ahmet Hacıoğlu kısa konuşmasında tanıtılan kitabın müellifini tebrik ederken, Kırklareli doğumlu olmuş olsa da Deliorman kökenli olduğunu belirtti. Ve kendi kendine sorduğu: "Biz mi gurbetteyiz, yoksa onlar mı gurbette?" sorusuna "Galiba bizler gurbetteyiz", diye yanıt verdi.
Etkinliğin sonunda söz alan Şefika Refik'in heyecanlı olduğunu gözlerden kaçmadı. İkinci şiir kitabı "Hüzün Mısraları'nın" çıkmasında emeği geçen herkese teşekkürlerini sundu. Tüm katılımcılara kitabından birer tane
imzalayıp verdi.