Edirne İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü

KÜLTÜR VE TURİZM BAKANLIĞI ÖZEL ÖDÜLLERİ SAHİPLERİNİ BULDU

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan: "Bilgiyi hikmetle taçlandırıp irfana ulaştırmadıkça hiçbir şeyi yerli yerine oturtamayız. Müşahhas bilgi sizi malumat sahibi yapabilir. Doğuştan gelen yetenek sizi kabiliyetli kılabilir. Bu bilgiyi ve kabiliyeti nereye yönlendireceğini bilemezseniz, kendiniz için de mensubu bulunduğunuz toplum için de insanlık için de kalıcı eserler ortaya koyamazsınız" 

Cumhurbaşkanı Erdoğan: "Sanatla, kültürle, bilimle insanların dünyasında açılan pencereler bizi yeni dünyalara davet ederken geçmişten geleceğe bir bağ da kurar. İnsanlığın mirası her neslin üzerine koyduğu değerlerle, yeni ürünlerle gelişir, büyür, tekamül eder"

Cumhurbaşkanı Erdoğan: "Türkiye'nin her alanda yeni değerler yetiştirmesinin ancak var olan değerlerine sahip çıkmasıyla mümkün olduğuna inanıyorum. Bu sebeple 'Ehli hünerin kadrini bilmek de büyük bir hünerdir' anlayışıyla ödül törenlerine katılmaya özellikle dikkat ediyorum" 

Cumhurbaşkanı Erdoğan: "Bugün batı medeniyeti sadece teknolojik ve bilimsel üstünlüğü ile değil aynı zamanda kültür ve sanat üretimindeki rolüyle de dünyayı yönlendirmektedir. Esasen bu iki unsur birbirini destekleyen, birbirini üreten mahiyete sahiptir. Teknolojiyi üreten, bunun vasıtasıyla kültür ve sanata da hakim olur. Gençlerimizin dinledikleri müziğe, seyrettikleri filmlere, okudukları kitaplara, giydikleri kıyafetlere kadar hayatlarının her safhasında bunların izini görmek mümkündür"

Cumhurbaşkanı Erdoğan: "Şayet medeniyetimizin ışığını yeniden yükselteceksek, bunun yolu, her alanda gayret göstermekten, üretmekten, eser ortaya koymaktan geçiyor"

Cumhurbaşkanı Erdoğan: "Zaman zaman ifade ettiğim gibi, ülkemizin geçtiğimiz 14 yılda yaşadığı büyük dönüşümün en zayıf halkalarını ne yazık ki eğitim ve kültür oluşturuyor. Bu konularda hayal ettiğim düzeylere ulaşamamış olmamızdan fevkalade müteessirim. Bu bir öz eleştiridir ama gerçektir. Önümüzdeki dönemde bu alanlara özel önem ve öncelik vererek, hem eksiklerimizi tamamlayarak hem de çok daha büyük başarılara imza atarak bu eksiğimizi gidermeliyiz"

Cumhurbaşkanı Erdoğan: "(Anayasa değişikliği) Biz hiçbir zaman 18 yaşı bir lüks olarak görmüyoruz, tam aksine 18 yaşında bizim gencimiz de evelallah bu ülkenin değişim ve dönüşümünde gerekli yeri almalı, bu rolünü de ispatlamalıdır diye düşünüyoruz. Bunu başaracağız"

Cumhurbaşkanı Erdoğan: "Gençlerimize uygulamada böylesine büyük mesuliyet yüklerken onları karar alma mekanizmalarının dışında tutmak hakkaniyetle de hakikatle de bağdaşmaz. 18 yaşındaki gençlerin böyle bir sorumluluğun altına giremeyeceğini iddia edenlere en güzel cevabı gençlerimizin kendileri bizzat verecektir, buna da inanıyorum"

Cumhurbaşkanı Erdoğan: "En büyük temennimiz usta sanatçımız Kenan Işık'ın bir an önce sağlığına kavuşup yeniden sahnelere ve ekranlara dönmesidir. Tabii burada özellikle sevgili eşi Beril Hanım'a huzurlarınızda şahsım ve milletim adına çok teşekkür ediyorum. Çünkü şurada yıllardır kendisiyle çok farklı bir şekilde müşfik bir eş olarak da aynı zamanda ilgilenmesi tanımlanabilecek bir şey değil. Allah sizlerden razı olsun"

Kültür ve Turizm Bakanı Avcı: "Bu ödül, bir anlamda, kültür ve sanatımıza sundukları katkılar için halkımız adına, devlet eliyle sunulan bir teşekkür ve minnetin ifadesidir. Yaşarken kıymet bilmenin, vefa ve kadirşinaslığın bir nişanesidir"


Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Bilgiyi hikmetle taçlandırıp irfana ulaştırmadıkça hiçbir şeyi yerli yerine oturtamayız. Müşahhas bilgi sizi malumat sahibi yapabilir. Doğuştan gelen yetenek sizi kabiliyetli kılabilir. Bu bilgiyi ve kabiliyeti nereye yönlendireceğini bilemezseniz, kendiniz için de mensubu bulunduğunuz toplum için de insanlık için de kalıcı eserler ortaya koyamazsınız." dedi. 

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde düzenlenen Kültür ve Turizm Bakanlığı Özel Ödülleri Töreni'nde yaptığı konuşmada, 2016 yılı Özel Ödülleri'ni musiki dalında Nesrin Sipahi'nin almaya hak kazandığını anımsatarak, "Nesrin Hanım'ı çocukluk yıllarımızdan itibaren dinlememiz hasebiyle bugün adeta hayat hikayemizi burada çok daha canlı şekilde gündeme getirmiş olduk." diye konuştu.

Şiir ve çeviri dalında Cahit Koytak'ın, tiyatro alanında geçirdiği ağır rahatsız sebebiyle halen tedavisi süren Kenan Işık'ın ödül almaya hak kazandığını söyleyen Erdoğan, sanatçı Işık'ı rahatsızlığından dolayı evinde ziyaret edemediği için kendisini suçlu hissettiğini ifade etti. 

Edebiyat dalında Mehmet Doğan'ın, kurum olarak da İslam Bilim ve Teknoloji Tarihi Müzesi'nin ödül alacağını dile getiren Erdoğan, müzeyi ülkeye kazandıran Prof. Dr. Fuat Sezgin'i de tebrik etti. 

Erdoğan, ödül alan kültür, sanat ve edebiyat insanlarını kutladı.

Aralık ayında Necip Fazıl ödülleri, Cumhurbaşkanlığı Kültür Sanat Büyük Ödülleri ardından da TÜBİTAK ve TÜBA ödülleri törenlerine katılarak kültür, sanat ve bilim insanlarına ödüllerini bizzat verdiğini anımsatan Erdoğan, "Bugün de Bakanlığımızın ödül töreninde sizlerle birlikteyiz. Türkiye'nin her alanda yeni değerler yetiştirmesinin ancak var olan değerlerine sahip çıkmasıyla mümkün olduğuna inanıyorum. Bu sebeple 'Ehli hünerin kadrini bilmek de büyük bir hünerdir.' anlayışıyla ödül törenlerine katılmaya özellikle dikkat ediyorum." ifadelerini kullandı. 

Ecdadımız Bunu Yapmış

Bizim medeniyetimizde, bizim kültürümüzde kültür ve sanat, beşerin, yaratıcının her eserinde müşahade ettiği güzellikleri çeşitli yol ve yöntemlerle ortaya koymasının vasıtasıdır." diyen Erdoğan, şunları kaydetti:

"Bilgiyi hikmetle taçlandırıp irfana ulaştırmadıkça hiçbir şeyi yerli yerine oturtamayız. Müşahhas bilgi sizi malumat sahibi yapabilir. Doğuştan gelen yetenek sizi kabiliyetli kılabilir. Bu bilgiyi ve kabiliyeti nereye yönlendireceğini bilemezseniz, kendiniz için de mensubu bulunduğunuz toplum için de insanlık için de kalıcı eserler ortaya koyamazsınız. Sanatla, kültürle, bilimle insanların dünyasında açılan pencereler bizi yeni dünyalara davet ederken, geçmişten geleceğe bir bağ da kurar. İnsanlığın mirası her neslin üzerine koyduğu değerlerle, yeni ürünlerle gelişir, büyür, tekamül eder. Bize düşen, bu ortak mirasa mümkün olan en büyük katkıyı yapmaktır. Ecdadımız bunu yapmış. Matematikten felsefeye, mimariden edebiyata, hukuktan sağlığa kadar her alanda insanlığın bugün sahip olduğu birikimin temeline baktığımızda hep ecdadımızı görürüz. Millet ve devlet olarak hedefimiz işte bu mirasın üzerindeki külleri üflemek, yeniden öncü ve önder bir konuma getirmektir."

Erdoğan, kültür ve sanatı küçümseyen toplumların kaybetmeye mahkum olacağının unutulmaması gerektiğini vurgulayarak, "Bugün batı medeniyeti sadece teknolojik ve bilimsel üstünlüğü ile değil aynı zamanda kültür ve sanat üretimindeki rolüyle de dünyayı yönlendirmektedir. Esasen bu iki unsur birbirini destekleyen, birbirini üreten mahiyete sahiptir. Teknolojiyi üreten, bunun vasıtasıyla kültür ve sanata da hakim olur. Gençlerimizin dinledikleri müziğe, seyrettikleri filmlere, okudukları kitaplara, giydikleri kıyafetlere kadar hayatlarının her safhasında bunların izini görmek mümkündür. Şayet medeniyetimizin ışığını yeniden yükselteceksek bunun yolu her alanda gayret göstermekten, üretmekten, eser ortaya koymaktan geçiyor." değerlendirmesinde bulundu.                        

Medeniyetin tek taraflı, tek yönlü ve tek veçheli olmadığını söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, her alanda değer üretilmezse, iddia ortaya konulmazsa hedeflenen gelişmenin gösterilmeyeceğine işaret ederek, "Siz geride kaldığınızda önünüzde birileri mutlaka var demektir. İster istemez onları takip etmek zorunda kalırsınız." ifadesini kullandı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye'nin sıkıntısının, son birkaç asırdır diğer medeniyetler ve kültürlerle iletişiminin tek taraflı olmasından kaynaklandığını dile getirerek, "Sadece aldık, ne yazık ki sadece takip ettik. Kendimiz bir şey üretmedik, kendimiz örnek olmadık. Elbette istisnalar vardır ama maalesef genel görüntü budur." değerlendirmesinde bulundu. 

Bugün, bölgesinde ve dünyada yeniden iddia sahibi olan bir ülke ve toplum haline gelme mücadelesi verilirken bu ilişkiyi de yeniden kurmak mecburiyetinde olunduğunu vurgulayan Erdoğan, şöyle devam etti:

"Güvenlik önemlidir ama sanatı ihmal ederseniz, hedefinize ulaşamazsınız. Ekonomi önemlidir ama kültürü ihmal ederseniz aynı neticeyi verir. Biz bu gerçeğin farkındayız, bunun için yeni Türkiye'nin inşası çalışmalarında diğer medeniyet unsurlarıyla birlikte kültür ve sanata da özel önem veriyoruz. Bu konuda Kültür ve Turizm, Milli Eğitim, Gençlik ve Spor, Aile ve Sosyal Politikalar ile Bilim, Sanayi ve Teknoloji bakanlıklarımıza, Diyanet İşleri Başkanlığımıza ve ilgili tüm kurumlarımıza çok önemli görevler düşüyor.

Bir yandan geleneksel sanatlarımıza sahip çıkma ve ihya etme, diğer yandan bunları çok daha ileriye taşıma konusunda seferberlik ruhuyla çalışmalıyız. Onun için 'milli seferberlik' diyorum. Yoksa 'eline silahı al, doğru sokaklara dökül', böyle bir şeyi hiçbir zaman kastetmedim. Tek kastettiğim işte bu."

Bunlar Tarih de Bilmiyorlar, Bunlar Dünyayı da Tanımıyor

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye'nin her alanda çok ciddi bir dönüşüm sürecinde olduğu bir dönemde bu konuların asla ihmal edilmemesi gerektiğinin altını çizdi.

Mehmet Akif Ersoy'un "Alınız ilmini garbın, alınız san'atını, veriniz hem de mesainize son süratini" dizelerini hatırlatan Erdoğan, bunun safhasında olunduğunu ve başarmaya çalıştıklarını kaydetti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu anda batının ilmini aldıklarını belirterek, "Eğer bugün bir Marmaray, Avrasya Tüneli, Yavuz Sultan Selim Köprüsü, Osmangazi Köprüsü varsa, eğer şimdi 18 Mart Çanakkale Köprüsü'nün yapımı hazırlıkları başlamışsa, eğer şimdi Kanal İstanbul çalışması başlıyorsa işte bundan dolayıdır. Şimdi bunun adımlarını atıyoruz. Atalarımızın 'tek çiçekle bahar gelmez' sözünde olduğu gibi sadece belli alanlarda ileriye giderek medeniyet inkişafı gerçekleştirilemez." diye konuştu.

Zaman zaman kendisinin ifade ettiği gibi, ülkenin son 14 yılda yaşadığı büyük dönüşümün en zayıf halkalarını eğitim ve kültürün oluşturduğuna dikkat çeken Erdoğan, şunları söyledi:

"Bu konularda hayal ettiğim düzeylere ulaşamamış olmamızdan dolayı fevkalade müteessirim. Bu bir öz eleştiridir ama gerçektir. Önümüzdeki dönemde bu alanlara özel önem ve öncelik vererek hem eksiklerimizi tamamlamak hem de çok daha büyük başarılara imza atarak bu eksiğimizi gidermeliyiz. Cumhurbaşkanı olarak bu konuda sorumluluk sahibi tüm kurumlarımıza yanlarında olduğumu, çalışmalarında kendilerine her türlü desteği vereceğimi huzurlarınızda ilan ediyorum.

Aynı şekilde özellikle gençlerimizden kültürün, sanatın, edebiyatın, bilimin her alanında çok daha aktif olmalarını beklediğimi belirtmek istiyorum. Gençlerin sahip çıkmadığı, içinde olmadığı hiçbir projenin, faaliyetin toplumlar için kalıcı kazanıma dönüşmesi mümkün değildir. Bu anlayışla anayasa değişikliğinde seçilme yaşını önce 30'dan 25'e, şimdi de 25'ten 18'e indirdik. Bazıları 'Çoluk çocuğa mı bırakacağız bu ülkeyi' gibi ifadeler kullandılar. Bunlar tarih de bilmiyorlar, bunlar dünyayı da tanımıyorlar."   

Gençleri Şöyle veya Böyle Kenara, Köşeye Atanlara Sesleniyorum

Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu anda dünyanın 57 ülkesinde seçme ve seçilme yaşının 18 olduğunu anımsatarak, 25, 26, 27 yaşında dışişleri bakanı olanları tanıdığını aktardı.

"Benim ecdadım Fatih, 21 yaşında bir çağ kapatıp bir çağ açıyor. Biz yan gelip yatacak mıyız? Gence ufku nasıl vereceğiz, işte böyle vereceğiz." diyen Erdoğan, şunları kaydetti:

"Biz hiçbir zaman 18 yaşı bir lüks olarak görmüyoruz, tam aksine 18 yaşında bizim gencimiz de evelallah bu ülkenin değişim ve dönüşümünde gerekli yeri almalı, bu rolünü de ispatlamalıdır diye düşünüyoruz. Bunu başaracağız. Gençlerimize uygulamada böylesine büyük mesuliyet yüklerken onları karar alma mekanizmalarının dışında tutmak hakkaniyetle de hakikatle de bağdaşmaz. 18 yaşındaki gençlerin böyle bir sorumluluğun altına giremeyeceğini iddia edenlere en güzel cevabı gençlerimizin kendileri bizzat verecektir, buna da inanıyorum.

Kendi geçmişimize baktığımızda 18 yaş civarında değil ülkemizi, tüm dünyayı değiştirecek enerjiyi, heyecanı, azmi bulduğumuzu hatırlıyorum. Aynı ideallerin bugünkü gençlerimizde de olduğunu çok iyi biliyorum. Bu gençleri, şöyle veya böyle kenara, köşeye atanlara sesleniyorum. 15 Temmuz gecesi tankların altına yatan gençleri siz bir kenara koyamazsınız, bu gençler bunu başardı. Hiç çekinmediler, yılmadılar, dediler ki 'Gün bugün, an bu an' ve kendisini gitti tankın altına da bu gençler attı. Önce neslimize bir defa güveneceğiz, inanacağız. Bu gençlik bunu yapar, bu sorumluluğun da idrakındadır. Bunu bileceğiz."

Cumhurbaşkanı Erdoğan, gazi olan gençleri ve şehit ailelerini ziyaret ettiğini hatırlatarak, hala bu gençlerin iki ayağı kopuk şekilde, "yine olsun yine giderim" deme ruhuna sahip olduklarını vurguladı. 

Cumhurbaşkanı Erdoğan, gençlerin seçme ve seçilme konusunda elde ettikleri bu imkanı kültür, sanat, edebiyat ve bilim alanlarında çok daha büyük eserler ortaya koyma gayretiyle bütünleştireceklerine inandığını kaydetti.                        

Nesrin Sipahi Türk Musikisinin Abidesi

Ödülleri kazanan sanatçıların Kültür ve Turizm Bakanlığı bünyesinde kurulan bir heyet tarafından gayet isabetli şekilde belirlendiğini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, ödül alanlardan Nesrin Sipahi'nin Türk musikisi alanında abide bir isim olduğunu ifade ederek, Türk musikisinin geniş kitleler tarafından sevilmesinde Sipahi'nin çok büyük emek ve katkısının olduğunu söyledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, yurt içinde ve dışında bu sanatın en güzel eserlerini icra eden Sipahi'nin, Türk bayrağına verdiği önem ve hassasiyet yönüyle de tanınan bir isim olduğunu belirterek, Sipahi'ye uzun ve sağlıklı bir ömür dileğinde bulundu.

Şiir sevgisinin Türk milletinin genlerinde olduğuna işaret eden Erdoğan, şöyle konuştu:

"Hani 'Her Türk asker doğar' diye bir söz var ya, onun doğrusu 'Her Türk şair doğar' olmalıdır. Cahit Koytak Erzurum'da doğmuş, Kimya Mühendisi olarak başladığı iş hayatını ticaretin her dalında sürdürmüş ki bunun içinde mobilya ve marangozluk da var ama hepsinin üzerine edebiyatçılığını oturtmuş, çok yönlü bir şairimizdir. Kendi tarzını, kendi üslubunu yansıttığı şiirleri, bir büyük resmi tasavvur eden renkler gibidir. Şairliği yanında İngilizce ve Fransızca'dan yaptığı çevirileriyle de edebiyatımıza önemli katkılarda bulunmuştur. Kendisine daha nice şiirlere, çevirilere imza atması temennisiyle uzun ve sağlıklı ömürler diliyorum."

Cumhurbaşkanı Erdoğan, şair Koytak'ın 7 çocuğunun da olduğunu aktararak, "Biz tabanı belirledik ama Cahit üstat, maşallah tavana doğru yürüdü." dedi.

Hala tedavisi devam eden sanatçı Kenan Işık'ın, ülkenin tiyatro alanında yetiştirdiği dünya çapındaki isimlerden biri olduğunu anlatan Erdoğan, Işık'ın Malatya'da başlayan tiyatro serüveninin, oyuncu, yönetmen, oyun yazarı, senarist ve sunucu olarak uzun yıllar sürdüğünü vurguladı.

Yurt dışında kültür ve sanat konularında çok önemli etkinliklere katılan Işık'ın başarısını, kazandığı ödüllerle net bir şekilde gösterdiğinin altını çizen Erdoğan, "En büyük temennimiz usta sanatçımız Kenan Işık'ın bir an önce sağlığına kavuşup yeniden sahnelere ve ekranlara dönmesidir. Tabii burada özellikle sevgili eşi Beril Hanım'a huzurlarınızda şahsım ve milletim adına çok teşekkür ediyorum. Çünkü şurada yıllardır kendisiyle çok farklı bir şekilde müşfik bir eş olarak da aynı zamanda ilgilenmesi tanımlanabilecek bir şey değil. Allah sizlerden razı olsun." ifadelerini kullandı.

Yazarlığın Okulunu Kurmuştur

Cumhurbaşkanı Erdoğan, adı Türkiye Yazarlar Birliği ve Büyük Türkçe Sözlük ile adeta özdeşleşen Mehmet Doğan'ın her alanında ülkeye büyük katkı sağladığını belirterek, Doğan'ın Türkçe konusundaki hassasiyetini uzun zamandır takdirle takip ettiğini aktardı.  

Doğan'ın, Mehmet Akif Ersoy isminin yaşatılması ve genç kuşaklara tanıtılması konusunda gösterdiği gayreti çok yakından bildiğini dile getiren Erdoğan, "Ortaya koyduğu gayret inkar edilemez. Mehmet Doğan sadece kendisi eserler vermekle, sadece ülkemizin önde gelen yazarlarını bir araya getirmekle kalmamış aynı zamanda gençlerimizi edebiyata, sanata, kültüre yönlendirmek için her yolu kullanmıştır. Öyle ki yazarlığın okulunu dahi kurmuştur. Kırk yıldır coşkun bir pınar gibi eserleriyle fikir edebiyat hayatımızın çoraklığını gideren Mehmet Doğan kardeşime yeni çalışmalarında da başarılar diliyorum." değerlendirmesinde bulundu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Prof. Dr. Fuat Sezgin'in önderliğinde kurulan İslam Bilim ve Teknoloji Tarihi Müzesi'nin medeniyet mirasının yaşatılması bakımından çok önemli olduğuna dikkati çekerek, "2008 yılında başbakan olarak açılışını bizzat yaptığım bu müze, kendi alanında ülkemizde bir ilk. İslam alimlerinin 9. yüzyıl ile 17 yüzyıl arasındaki dönemde bilimsel ve teknik çalışmalarının orijinallerine uygun şekilde sergilendiği bu müzeyi, herkesin mutlaka ziyaret etmesi gerekiyor. Bilmek önemlidir, okumak önemlidir ama insanların zihninde asıl, etkiyi görmek oluşturuyor. Sezgin Hocamızın kurduğu müze işte bu ihtiyacı karşılıyor. Hocamızın Almanya'daki kütüphanesi de Türkiye'ye gelecek inşallah." şeklinde konuştu.

Bu Ödül Vefanın Bir Nişanesidir

Kültür ve Turizm Bakanlığının en prestijli ve en yüksek değeri olan ödüllerin, 1979 yılından beri her yıl "Kültür ve Sanat Büyük Ödülü" olarak verildiğini kaydeden Kültür ve Turizm bakanı Nabi Avcı ise törende yaptığı konuşmada, ödüllerin bu yıl itibarıyla "Kültür ve Turizm Bakanlığı Özel Ödülleri" adıyla tevdi edilmeye başlandığını ifade etti.

Ödülün, ödüllerin kültür ve sanatın gelişmesine, yurt ve dünya sathında tanınmasına katkıda bulunanları, devlet adına taltif etme amacını taşıdığını belirten Bakan Avcı, "Bu ödül, bir anlamda, kültür ve sanatımıza sundukları katkılar için halkımız adına, devlet eliyle sunulan bir teşekkür ve minnetin ifadesidir. Yaşarken kıymet bilmenin, vefa ve kadirşinaslığın bir nişanesidir." diye konuştu.

Kültür ve Turizm Bakanlığı Özel Ödülleri'nin ilgili yönetmelikte zikredildiği üzere özgün eser, uygulama, yorum veya bilimsel araştırmalarıyla kültür mirasına ve sanat dünyasına katkı sunan kişi, topluluk ya da kuruluşlara tevdi edildiğini anlatan Avcı, ödülün, 1979'dan bugüne kadar Türk tarihi, edebiyatı, dili, plastik sanatları, mimarlık, arkeoloji, müzik ve sahne sanatları, halk bilim, opera ve bale, sanat tarihi, fotoğrafçılık, sinema ve kütüphanecilik alanlarında hizmet veren ve bazıları ebediyete irtihal eden kişilere verildiğini bildirdi.

Avcı, ödülün serüveninin Yaşar Nabi Nayır ve Necip Fazıl Kısakürek ile başladığını, Ekrem Akurgal, Süheyl Ünver, Yaşar Kemal, Pertev Naili Boratav, Fazıl Hüsnü Dağlarca, Çelik Gülersoy, Sakıp Sabancı, Ara Güler, Halil İnalcık, Sezai Karakoç, Müzeyyen Senar, Gönül Ülkü Özcan gibi büyük simalarla buluştuğunu vurguladı.

Bir Gurur ve Bahtiyarlık Tablosu

İçlerinde daha sayamadıkları nice ismi kapsayan bu listenin, bir anlamda, ülkenin eriştiği medeniyet seviyesini resimleyen, halkın kadirşinaslığını ortaya koyan bir gurur ve bahtiyarlık tablosu olduğunu aktaran Avcı, "Yapılan değerlendirme sonucunda, jürimiz bu yıl musiki dalında Sayın Nesrin Sipahi'yi, tiyatro dalında Sayın Kenan Işık'ı, edebiyat dalında Sayın Mehmet Doğan'ı, şiir ve çeviri dalında Sayın Cahit Koytak'ı, kurum olarak da İslam Bilim ve Teknoloji Tarihi Müzesi'ni Kültür ve Turizm Bakanlığı Özel Ödülleri'nin yeni sahipleri olarak belirlemiştir." dedi.

Halkın takdirine şayan görülen ödül sahiplerini tebrik eden Avcı, rahatsızlığı sebebiyle törene katılamayan sanatçı Kenan Işık'a şifa diledi.

Bakan Avcı, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a programa katılımı dolayısıyla da teşekkürlerini sundu.

Törenden Notlar

Kültür ve Turizm Bakanlığı Özel Ödülleri Törenine Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, Gençlik ve Spor Bakanı Akif Çağatay Kılıç, Kültür ve Turizm Bakanı Nabi Avcı ile çok sayıda davetli katıldı. 

Musiki dalında Nesrin Sipahi, tiyatro dalında Kenan Işık, edebiyat dalında Mehmet Doğan, şiir ve çeviri dalında Cahit Koytak, kurum olarak ise İslam Bilim ve Teknoloji Tarihi Müzesi, Kültür ve Turizm Bakanlığı Özel Ödüllerini almaya hak kazandı.

Sağlık nedenleriyle törene katılamayan Kenan Işık'ın yerine ödülünü eşi Beril Işık aldı. 

Törende, Kültür ve Turizm Bakanlığı Özel Ödüllerini alan isimlerin hayatlarından önemli kesitler ve Müze'nin tarihi ile ilgili sinevizyon gösterildi. Tören aile fotoğrafı çekimiyle sona erdi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, törenin ardından davetlilere resepsiyon verdi. 

(09.02.2017)